Çoğumuz için korku filmleri denilince ilk akla gelen figürlerden birisi Scream’in maskeli katilidir. 90’lardan itibaren korku sinemasına yerleşmiş, defalarca kez devam filmi çekilmiş, ünü sinemanın sınırlarını aşıp popüler kültürün temellerine yerleşmiş bir seridir Scream. Gerek slasher türünü yeni kuşakların algısına yerleştirmesi gerek sinemayı hikâyesinin ana parçası yapmasıyla Halloween, Friday the 13th, A Nightmare on Elm Street ve Texas Chainsaw Massacre gibi benzerlerinden de ayrılır. Zira korku filmlerinin klişelerini kullanan, bunlarla doğrudan dalga geçen fakat yine de bu türün bir örneği olmaya da devam eden seri, merkezine polisiye türünden gelen bir “katil kim” sorusu da ekler.
Öte yandan Scream bugüne kadar en fazla sayıda devam filminin çekildiği serilerden de biri. 1996’da başlayan ve dalga dalga yayılan bu etki günümüzde hâlâ devam ediyor ve yeni kuşaklara aktarılıyor. Öyle ki Scream’in popüler kültürdeki etkisinden yola çıkan Scary Movie adlı bir parodi serisi bile mevcut. Peki bu koca külliyata nereden başlamak lazım? Serinin hangi filmlerini kesinlikle görmemiz gerekiyor? Hangilerini bu seferlik atlasak da olur? Bu soruların peşine takılıyoruz ve Scream serisinde bugüne kadar çekilen tüm filmleri sıralıyoruz. Başlamadan belirtmek gerek: Seriyi kronolojik olarak, yapım yıllarına göre takip etmek en mantıklı yol. Korku filmlerine meraklıysanız ve bu klasik seriyi baştan sona görmeyi düşünüyorsanız doğru yerdesiniz. Hazırsanız başlıyoruz.
Scream (1996)
İlk olarak 1996 yılında seyirciyle buluşan serinin başlangıç filmi Scream devam filmlerinin de takip edeceği bir temel oluşturur. Dolayısıyla seriye ilk filmden başlamak her zaman en doğru seçenek olacaktır. Filmin senaristi Kevin Williamson, Gainesville Ripper adlı bir seri katilden yola çıkarak hayranı olduğu Halloween (1978), Friday the 13th (1980) ve A Nightmare on Elm Street (1984) gibi slasher klasiklerinin izinden “Scary Movie” başlıklı bir senaryo yazmıştır (yukarıda bahsettiğimiz parodi serisiyle karıştırmayın). Başta tereddütlü olsa da Wes Craven’ın da projeye dâhil olmasıyla bu senaryo Scream’e dönüşür ve korku sineması âdeta yeniden doğar. Birçok kült film gibi başarısı kulaktan kulağa yayılır ve gücünü seyircinin beğenisinden alır.
Scream birçok açıdan ilginç bir seri. Başta kendi anlatı yapısında mirasını taşıdığı korku filmlerinin klişeleriyle bir miktar dalga geçme katmanı mevcut. Fakat bu asla Scream’i bir parodiye dönüştürmüyor. Hatta bu klişeleri film içerisinde tekrar gerçekleştirerek korku sinemasında esas meselenin bu olmadığını da belirtmiş oluyor. Yani nüktedan bir saygı duruşu olarak görmek mümkün Scream’i. Bu durum büyük ölçüde devam filmlerinde de sürdü. Korku sinemasına biraz bile ilginiz varsa Scream sizin için doğru seçenek dolayısıyla. Bu konuda kendinizi çok yetkin hissetmiyorsanız bile Scream’i izleyerek epey bir yol almanız mümkün.
Scream 2 (1997)
Wes Craven ve Kevin Williamson ikilisini tekrar bir araya getiren devam filmi Scream 2 (1997), ilk filmden bir yıl sonra vizyona girer. Woodsboro katliamı olarak anılan ilk filmdeki olayların etkisinin sürdüğü kasabada Ghostface adlı katilin kılığında yeni bir katil ortaya çıkar ve benzer olaylar tekrar yaşanır. Öte yandan korku sinemasını hikâyenin doğrudan parçası yapan temel bu filmde de sürer. Zira devam filmi, ilk filmde yaşanan olayların hikâyesini anlatan “Stab” adlı bir filmin gösterimiyle başlar. Bir sonraki adımda ise kurmacanın gerçek olmaya başladığını görürüz yeniden.
Scream 2 sinema tarihinde sayısız defa çekilmiş devam filmlerinin en ilginçlerinden biri. 1970’lerin sonunda ve 1980’lerin başında zirvesini yaşayan slasher türünün 1990’larda da popülerliğini sürdürmesinde bu devam filminin başarısı çok etkilidir. Burada ilk filmin başarısının nedenlerinin iyi okunması yatıyor kesinlikle. Çünkü ilk filmdeki meta anlatı buraya taşınırken bu kez devam filmlerinin klişeleri üzerinde durulur. Devam filmlerinin genelde daha kötü olması (Friday the 13th Part 2 [1981] ve Halloween II [1981] gibi örnekler aklınıza gelecektir), ölü sayısının artması, sürprizlerin büyümesi gibi klişeler burda anlatının parçası hâline getirilir. Sonuç olarak Scream 2 bu klişeleri aşan, başarılı bir devam filmi. 2 saatlik süresiyle belki bir miktar uzun bulunabilir ama filmi korku ve mizah dengesiyle bu süreyi hiç hissetmeden izlemeniz de gayet mümkün. İlk filmi sevdiyseniz kesinlikle buradan devam etmelisiniz.
Scream 3 (2000)
Yönetmenlik koltuğunda tekrar Wes Craven’ın oturduğu Scream 3 (2000) Sidney Prescott’ı takip etmeye devam eder ve hâlâ karakterlerin korku filmlerine dair aşinalığı filmde önemli bir yer teşkil eder. İlk iki filmin temel özellikleri buraya da taşınır ama bu kez temel bir fark söz konusudur. İlk filmlerdeki özenle oluşturulmuş korku-mizah dengesi bu filmde mizah yönüne doğru kayar. Daha çok komik olmaya çalışan bir film izleriz. Hikâye, “Stab” serisinin üçüncü filminin çekildiği Hollywood setinde geçiyor. Dolayısıyla serinin meta katmanı bu kez Hollywood yapımlarının üretim süreçlerine yöneliyor.
Mizah Scream serisinde önemli bir unsur ama Scream 3’te dengenin biraz fazla kaydığını söyleyelim. Film bazı yerlerde mizahını fazla sulandırıyor ve kendi kendisinin parodisine dönüşüyor. İlki 2000’de yapılan ve seriyi parodileştiren Scary Movie serisine en çok bu filmin malzeme verdiğini söyleyebiliriz. İlk iki filmin senaristi Kevin Williamson’ın bu filmde yer almamış olması ve o dönem ABD’de yaşanan şiddet olayları sebebiyle grafik şiddetten kaçınılmış olması bunun sebepleri arasında görülebilir. Sebepleri bir yana Scream 3 her zaman hayranlar arasında serinin en zayıf halkalarından biri olarak görüldü ve pek beğenilmedi. Bir sonraki halkaya geçmeden bu filmi izleyip izlememe kararı size kalmış ama hikâye devamlılığı bakımından filmi atlamanızı pek tavsiye etmiyoruz.
Scream 4 (2011)
Scream serisi esas olarak bir üçleme olarak planlanmıştı ve 2000’de gösterime giren üçüncü halkayla bir anlamda tamamlanmıştı. Ancak bundan 11 yıl sonra gelecek Scream 4 (2011) seriyi yeniden başlatır. Orijinal oyuncu kadrosunun büyük ölçüde eski rollerine döndüğü bu yeni filmde orijinal filmde yaşanan katliamın on beşinci yılında ana karakterimiz Sidney Prescott’la birlikte Woodsboro’ya döneriz. Film, serinin temel taşı olarak görebileceğimiz göndermeleri ve katil kim mekaniğini sürdürürken bu kez çekildiği zamanın da ruhunu anlatıya katarak sosyal medya ve interneti de hikâyenin parçası yapar. Artık VHS kasetlerinin değil YouTube’un, sosyal medyanın etkili olduğu bir çağı ele alır. Serinin alametifarikası olan meta katmanda ise hedef “yeniden çevrimler” olur.
Serinin yaratıcı ikilisi Wes Craven ve Kevin Williamson’ı yeniden buluştursa da Scream 4’ü bir önceki filmden farklı düşünmek biraz zor. Yeniden çevrim çılgınlığıyla dalga geçmesi ve hikâyeyi farklı bir döneme uyarlamasıyla ilgi çekici olsa da hem katilin motivasyonu hem de hikâyenin akışı inandırıcılıktan epey uzak bir yere gidiyor. Zekice tarafları olduğu kesin ama seyir zevki bakımından yetersiz kalıyor. Yönetmen Wes Craven’ın bu filmden sonra hayatını kaybetmesiyle de birlikte Scream serisinin bittiği düşünüldü ama serinin anlatısına uygun biçimde bu serinin hayranı olarak yetişen genç kuşak tarafından tekrar canlandırıldı ve günümüze taşındı. Sonuç olarak Scream 4 zayıf bir film ama bundan sonra gelecek kuvvetli devam filmleriyle süreklilik sağlamak için izleyebilirsiniz.
Scream (2022)
2011 yılında seyirciyle buluşan Scream 4’ten tam 11 yıl sonra Scream serisi geri döndü, üstelik yeni bir yaratıcı ekiple. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi serinin ilk dört filmini yöneten Wes Craven’ın ölümü herkesi fazlasıyla sarsmıştı fakat artık bittiği düşünülen serinin küllerinden doğması da bu sayede oldu. Scream serisinin ortalığı ayağa kaldırdığı 1990’larda gençliklerini yaşayan Matt Bettinelli-Olpin ve Tyler Gillett hayranı oldukları bu serinin yeni filmi için kolları sıvadı ve hem serinin özünü yakalayan hem de ona taze bir bakış getiren bir film yaptı. Bu beşinci film aynı ilk film gibi Scream (2022) adını taşıyordu ve Wes Craven’a adanmıştı. Orijinal oyuncu kadrosundan pek çok isim de filmde rol aldı. Dolayısıyla 2022 yılında Scream serisi âdeta baştan yaratıldı.
Scream, orijinal filmden yirmi beş yıl sonrasına odaklanıyor. Hikâye Woodsboro’da başlayan yeni bir Ghostface cinayetleri dalgasını takip ederken geçmişten gelen karakterler yeni nesil oyuncularla bir araya geliyor. Melissa Barrera, Jenna Ortega ve Mikey Madison gibi genç oyuncuların performansları çok başarılı. Dolayısıyla geçmiş-bugün dengesi çok iyi bir şekilde kuruluyor. Bu kez hedefte Star Wars: The Force Awakens (2015), Jurassic World (2015) ve Halloween (2018) gibi devam filmleriyle yeniden çevrimleri birleştiren yeni dalga var. Bu katmanla birlikte Scream ruhunun yeniden doğuşu tamamlanmış oluyor. Bilhassa Scream 3 ve Scream 4 gibi zayıf örneklere benzer bir film görmeyeceksiniz kesinlikle. Hatta eğer devam filmleri için pek fazla vaktiniz yoksa orijinal Scream’i izledikten sonra doğrudan bu filme de atlayabilirsiniz. Bazı tutarsızlıklar ve tahmin edilebilir gelişmeler canınızı sıkabilir ama bunun biraz da slasher filmlerinin doğal özelliği olduğunu düşünebiliriz.
Scream VI (2023)
Scream’in hem eleştirmenlerin hem de serinin hayranlarının beğenisini kazanması ve gişedeki başarısının ardından yeni bir devam filminin hazırlıklarına hemen başlanır. Serinin altıncı filmi Scream VI’nın (2023) yönetmenliğini tekrar Matt Bettinelli-Olpin ve Tyler Gillett üstlenir. Yeni filmde Ghostface korku salmaya devam eder ancak olaylar bu kez New York’ta geçer. Karakterlerimizin bu büyük şehirde hayata tekrar başlama ümitleri Ghostface’le tekrar karşılaşmalarıyla sekteye uğrayacaktır. Serinin temel unsurlarını yeni bir şehre uygulayan Scream VI bir anlamda yeni serinin ikinci filmi olarak da görülebilir.
Bu filmle birlikte Ghostface’i ilk defa büyük kalabalıklar arasında, büyük şehirde görüyoruz. Metroda, kalabalıklar arasında bir görünüp bir kayboluyor. Öte yandan şiddet dozu da bu filmde epey artmış durumda. Bir önceki filmde ortaya çıkan Sam ve Tara Carpenter karakterlerinin gelişimi de ikna edici ve derinlikli bir yol tutturuyor. Bu özellikleriyle Scream VI’nın gayet başarılı bir devam filmi olduğunu söyleyebiliriz. Bir önceki film Scream’in yarattığı heyecan burada da sürüyor. Şu sıralar TV+ kataloğunda yer alan film 2 saati aşan süresiyle bir miktar uzun ama kesinlikle izlenmesi zor bir film de değil (şiddet sahneleri sizi çok yormazsa elbette). Öte yandan şu ana kadar izleyiciyle buluşan son Scream filmi olduğu da düşünülürse listemizde buraya kadar gelmiş herkesin izlemesi gereken bir yapım Scream VI.
Scream 7 (2026)
Scream serisinin yeni filmi Scream 7’nin hazırlıkları da çoktan başlamış durumda. Serinin yeniden başlamasında büyük payları olan yönetmen ikilisi Matt Bettinelli-Olpin ve Tyler Gillett’ın yanı sıra yeni oyuncu ekibinden Melissa Barrera ve Jenna Ortega’nın da filmden ayrılmış olmasının nasıl bir etki yapacağı elbette merak edilen konuların başında geliyor. Yapımcılar ise buna çareyi eskilere dönmekte bulmuş gibi görünüyor. Zira orijinal filmin senaristi olan ve fikrî olarak serinin yaratıcısı sayılabilecek Kevin Williamson’ın yönetmenlik koltuğunda oturması bekleniyor. Hikâye ise 2022 yapımı Scream’den itibaren serinin senaryolarına imza atan James Vanderbilt ve Guy Busick’in elinden çıkacak. Neve Campbell'ın Sidney Prescott, Courteney Cox'ın da Gale Weathers karakterleriyle geri döneceği de şimdiden açıklanmış durumda. Çekimleri 2025’in Ocak ayında başlayan filmin 2026’da seyirciyle buluşması bekleniyor.
Scream (2015, dizi)
Scream serisi gerek içeriğinde barındırdığı referanslarla gerek slasher türünün doğasında bulunan özelliklerle her daim sinema salonlarında büyüdü. Fakat yarattığı potansiyelle televizyon yapımcıları da bu seriye ilgisiz kalmadı ve 2015 yılında aynı adla bir televizyon dizisi başlattılar. MTV’de yayınlanmaya başlayan ve VH1’da devam eden üç sezonluk Scream (2015-2019) adlı televizyon dizisi ilginç bir deneme olarak akıllarda kaldı. Scream 4’ten birkaç yıl sonra gelen bu dizi, oradakine benzer biçimde sosyal medya gibi yeni unsurları anlatıya kazandırma düşüncesiyle yapılmıştı.
Serinin dünyasını antoloji mantığıyla televizyona taşıyan bu dizi, bu kez Lakewood adlı başka bir kurmaca kasabada geçiyordu fakat birçok hikâye özelliğiyle serinin mantığını modelliyordu. Toplamda otuz bölüm süren dizinin serinin hayranlarının radarında olması gerektiğini söylemek lazım. Dizi bu anlatı biçimine hayran olanlar için keyifli bir seyir sunacaktır. Ancak esas akışın filmler üzerinden sağlandığını da unutmamak gerek. Bu yüzden listemizdeki kronolojik akışı bir seferliğine bozarak 2015 yapımı bu diziyi en son madde olarak sunuyoruz. Buraya kadar saydığımız tüm filmleri iştahla tüketir ve yenilerini ararsanız bu diziye de bir şans verebilirsiniz. Aksi takdirde sizi American Horror Story (2011-) ve Bates Motel (2013-2017) gibi çok daha başarılı korku dizilerine yönlendirebiliriz.





































