Hollywood’un en büyük starlarından Angelina Jolie’nin yeni filmi Couture (2025), prömiyerini yaptığı Toronto Film Festivali’nin ardından yakından vizyonda. Paris Moda Haftası’nda karşılaşan üç kadına odaklanan film, genel olarak çok parlak yorumlar almasa da senenin kayda değer filmlerinden. Jolie’yi bir kez daha tüm ağırlığıyla ekrana taşıyan filmi beklerken oyuncunun en sevilen performanslarından on filmlik bir listeyi sizler için derledik.
En kötüden en iyiye sıraladığımız listede hem Jolie’yi dünyaca tanımamıza vesile olan iikonik işlerini, hem son dönemde imza attığı derinlikli karakter portrelerini, hem de gençlik döneminin daha az bilinen işlerini bulabilirsiniz. Filmleri sıralarken hem oyuncunun hem de filmlerin performansını göz önünde bulundurmaya dikkat ettik. Couture öncesi bir Jolie maratonu yapmak isteyen izleyicilerimiz, 90’lardan günümüze pek çok hit yapım da içeren bu listeye bir göz atsın deriz.
10. The Tourist (2010)
Listemizin onuncu sırasında Jolie’nin en romantik filmlerinden biri olan The Tourist (2010) var. Jolie’nin star personasıyla eşleşmiş olan “gizemli kadın”, “gizli kimlik” ya da casusluk izlerini bir kez daha gördüğümüz film, Venedik’ten Paris’e uzanan bir romantik gerilim. Johnny Depp ve Jolie’yi başrole taşıyan filmin tam bir yıldız filmi olduğunu söyleyelim. Kolay izlenebilen, pek fazla düşündürmeyen ve çoğunlukla oyuncu performansları sayesinde ayakta kalan The Tourist, Jolie hayranlarının kaçırmaması gereken bir film. Ancak ne bir romantik film ne de bir gerilim olarak senaryosunun hakkını verebildiğini eklemek gerek. Özellikle olay örgüsündeki tutarsızlıklar yer yer kafanızı karıştırabilir. Yine de Avrupa manzaralarıyla etkileyici bir atmosfer kuran filmi, kafa yormayacak “çerezlik” bir alternatif olarak not edebilirsiniz.
9. The Bone Collector (1999)
Listemizin dokuzuncu sırasında 90’lardan sürükleyici bir polisiye-gerilim var: The Bone Collector (1999). Jolie’nin gençlik döneminin sevilen yapımlarından biri olan film, özellikle başrolleri paylaşan Jolie ve Denzel Washington’un müthiş uyumuyla sizi ekrana kilitleyecek. New York’ta bir seri katilin peşine düşen iki polise odaklanan yapım, daha çok gizem, polisiye ve gerilim öğeleriyle öne çıkıyor. Bu anlamda olay örgüsünün ve polisiye yapbozun karakterlerin iç dünyasının fazlaca önüne geçtiğini söylemekte yarar var. Her ne kadar oyuncular müthiş bir performans sergilese de The Bone Collector bir karakter draması değil kesinlikle. Filmin yer yer korkuya kaydığını, özellikle seri katile yakınlaştığımız pek çok sahnenin fazlasıyla vahşet dolu olduğunu da not düşelim. İsminden de belli olduğu üzere film, hem listemizdeki hem de Jolie’nin kariyerindeki en “kanlı” filmlerden biri.
8. The Good Shepherd (2006)
Listemizin sekizinci sırasında Jolie’yi bir kez daha başrole taşıyan Robert De Niro imzalı bir casus filmi var, The Good Shepherd (2006). CIA yapılanmasına odaklanan yapım, casus karakterlerinin iç çelişkileri üzerinden hem siyasi hem de insani açıdan cevaplanması zor sorular veriyor seyircisine. Mr. and Mrs. Smith’teki çifte casus rolüyle akıllarımıza kazınan Jolie, filmde evlilik hayatı mesleği nedeniyle “körelen”, iç çatışması yoğun bir casusu canlandırıyor. Film bir Hollywood filmi için size fazla mesafeli ve soğuk gelebilir, ancak De Niro’nun bunu hikâyedeki karakterlere eleştirel bakışını korumak için yaptığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla gerilimin ve aksiyonun yoğun olduğu, James Bond ya da Mission Impossible tarzı bir yapım arıyorsanız, The Good Shepherd’ın temposunu biraz fazla düşük bulabilirsiniz. Eğer düşünsel tarafı güçlü olan filmin bu “ciddi” tarzını severseniz, bir başka “yavaş” casus filmi Tinker Tailor Soldier Spy’ı (2011) da öneririz.
7. Changeling (2008)
Jolie’nin çocuğunu kaybeden bir anneyi canlandırdığı Changeling (2008), listemizde polisiye, romantik gerilim ya da casus türünde olmayan nadir filmlerden biri. 1920’ler Los Angeles'ında geçen hikâye, hem dönemi yansıtma şekli hem de Jolie’nin anne rolündeki derinlikli performansıyla kesinlikle izlemeye değer. Gerçek olaylardan esinlenen yapım, politik arka plana yaptığı vurguyla da yine Jolie’nin kariyerindeki daha anaakım işlerden farklı bir yerde duruyor. Hem karakterin senaryodaki ağırlığı hem de tarihi arka planın işlenme şekliyle, listemizdeki bir diğer “gerçeklerden esinlenen” film olan Maria’yla bir arada düşünebiliriz Changeling’i. Her ne kadar annelik hakkında söyledikleri ve trajik tonu nedeniyle yer yer fazlasıyla melodramatik bir yere kaysa da, Jolie’nin ölçülü performansı sayesinde bu ton dengeleniyor. Filmi severseniz, siyasi ve bürokratik yozlaşmanın arka plana alındığı benzer hikâyeler anlatan Gone Baby Gone (2007) ve Spotlight’ı (2015) da öneririz.
6. By the Sea (2015)
Jolie’nin kendi yönettiği ve başrolü o dönemki partneri Brad Pitt’le paylaştığı By the Sea (2015), oyuncudan gayet kalburüstü bir yönetmenlik denemesi. 1960’lar Fransa’sında geçen yapım özellikle etkileyici ve şiirsel atmosferiyle dikkat çeken, romantik ilişkiler ve aşk üzerine zor sorular soran sade bir dönem filmi. Filmde yer yer Jolie’nin kendi kendini fazlasıyla parlattığını, yönetmen olarak oyuncu konumundaki kendisine gerekli mesafeyi alamadığını hissedebilirsiniz. Yine de listemizde yer alan ve çoğunlukla erkek yönetmenleri Jolie’yi yönetip kadrajladığı filmlerin yanında çok farklı bir örnek By the Sea. Hem Pitt-Jolie ikilisini ikonik filmleri Mr. and Mrs. Smith’in dışında birlikte izlemek, hem de Jolie’nin yönetmenlik yeteneklerine tanık olmak isterseniz By The Sea’yi öneririz.
5. Maleficent (2014)
Listemizin beşinci sırasında, Jolie’nin Disney’in masal dünyasına uzun soluklu adım attığı Maleficent (2014) var. Uyuyan Güzel masalının kötü kahramanı ve “cadısı” Maleficent’e dair ters köşe bir hikâye anlatan Maleficent, Disney’in diğer prenses masallarından farklı bir yerde duruyor. Eğer prensesleri odağına filmlerden bıktıysanız ve biraz da “kötü kadının” dünyasına bakmak istiyorsanız, Jolie’nin bol özel efektli Maleficent rolü fazlasıyla hoşunuza gidecektir. Tek derdi kendi diyarını korumak olan ve her trajik kahraman gibi kibirden muzdarip olan Maleficent, Disney dünyasının en karizmatik kahramanlarından biri. Uyuyan Güzel’in bebekliğini filmde Jolie’nin kendi kızının canlandırdığı bilgisini de ekleyelim. Bunun sebebi ise filmin makyaj-kostüm kalitesine dair çok şey söylüyor: Diğer tüm bebeklerin Jolie’nin makyajından korkup ağlaması… Ayrıca kötü karakteri başrole taşıyan filmin bu “tersine masal” yapısını sevenler için Cruella (2021) ve Snow-White and the Huntsman (2012) filmlerini öneririz.
4. Maria (2024)
Listemizdeki en yeni tarihli film, Jolie’ye en büyük ve derinlikli rollerinden birini getiren Maria (2024). Ünlü oyuncunun Maria Callas’ı canlandırdığı film, Pablo Larrain’in Jackie (2016) ve Spencer’la (2021) başlayan “biyografi üçlemesinin” son halkası. Bu üç kadını hem tüm görkemleri ve güçlü yönleriyle hem de kırılgan ve yaralı taraflarıyla resmetmeyi amaçlıyor Larrain. Özellikle Maria konusunda bu dengeyi tutturmakta pek başarılı olduğunu söylemek zor. Çoğunlukla kırılgan ve trajik bir Maria portresi var karşımızda. Öte yandan bu rol, genelde “güçlü” kadınları canlandıran Jolie için dikkate değer bir sapma. Onu kariyerinin olgunluk döneminde böyle bir rolde izlemek, hayranları için ilginç bir deneyim olacaktır. Larrain tıpkı üçlemenin diğer filmlerinde Natalie Portman ve Kristen Stewart’a yaptığı gibi, Jolie’nin ekran personasına da taze bir soluk getiriyor bu filminde. Benzer bir sanatçı portresi izlemek isterseniz, elbette bu türün ikonik filmlerinden Marion Cotillard’lı La Vie En Rose’u (2007) öneririz.
3. Lara Croft: Tomb Raider (2001)
Üçüncü sıramızda, yine Jolie’nin ikonik rollerinden biri var: Lara Croft, nam-ı diğer Tomb Raider. 90’ların aynı adlı hit oyununun ilk beyazperde uyarlaması Lara Croft: Tomb Raider (2001), Jolie’nin star personasınının kilometre taşlarından biri. Arkadan örülü saçları, belinde silahıyla hafızalarımıza kazınan Croft, oyun dünyasının Indiana Jones’u aslında. Jolie’nin özellikle aksiyon adına tüm yeteneklerini sergilediği yapım, 2000’ler boyunca devam eden ve pek de gerçekçi sayılmayacak “seksi fakat güçlü kadın aksiyon kahramanı” imajını da fazlasıyla pekiştirmişti. Bu anlamda oyunun yeni uyarlaması Tomb Raider’da (2018) Lara’yı canlandıran Alicia Vikander’in çok daha “gerçekçi” bir temsil olduğunu da ekleyelim. Elbette Vikander’ın Lara’sı, Jolie’nin ikonik performansının gölgesinde kalmıştı. Jolie’nin Lara’sından vazgeçemeyen seyircilerimizi, filmi listemizdeki bir başka aksiyon klasiği Mr. & Mrs. Smith ile “double feature” yapmalarını öneririz.
2. Mr. & Mrs. Smith (2005)
İkinci sıramızda ise Jolie’nin ikonik filmlerinden biri, eski eşi Brad Pitt’le tanışmasına vesile olan Mr. & Mrs. Smith (2005) var. İki ajanın evliliğine odaklanan yapım, aksiyonu romantik komediyle birleştiren eğlenceli bir casus filmi. 2000’lerin hit işlerinden biri olan yapım, Jolie’nin Tomb Raider’la kurduğu o karizmatik, sert ve bir o kadar da cezbedici “aksiyon kahramanı” personasını daha da sağlamlaştırmıştı. Casus filmi olmasının yanı sıra evliliğe dair de bir komedi niteliği taşıyan yapım, Bringing Up Baby (1938) ve Charade (1963) gibi “romantik” screwball komedilerinin yakın dönemden iyi bir örneği. Birbirlerini öldürmek isteyen iki aşığın arasındaki cinsel gerilimin doruğa ulaştığı, ardından ekrandan taşıp bir evlilikle sonuçlandığı Mr. & Mrs. Smith, Hollywood tarihinin en ilginç “magazinel” yapımlarından biri.
1. Girl, Interrupted (1999)
Listemizin birinci sırasında, Jolie’ya Oscar getiren Girl, Interrupted (1999) var. Sınırda kişilik bozukluğu olan bir karakterin hikâyesine odaklanan filmde Jolie, karizmatik ve fazlasıyla manipülatif bir sosyopat olan Lisa Rowe’u canlandırıyordu. Rolünün hakkını sonuna kadar veren Jolie, başrol olmamasına rağmen filmin en akılda kalıcı karakteriydi. Filmde bir tür “antagonist” olarak izlediğimiz Jolie, özellikle “delici” bakışlarıyla hem etrafındaki karakterleri hem de seyirciyi hızla etkisi altına alıyordu. Ne olduğunu anlamadan çekim gücüne girdiğiniz Jolie’den hem etkileneceğiniz hem de ürpereceğiniz film, ruh hastalıkları ve karakter bozukluklarıyla ilgili görece daha “bilimsel” hikâyelere meraklıysanız, sizin için biçilmiş kaftan. Çoğunlukla sahnede bir arzu nesnesi olarak konumlandırılan Jolie’nin bu rolden sıyrıldığı ve oyunculuğunun potansiyeline ulaştığı bir film Girl, Interrupted.. O dönem genç kızlar arasında fenomen olan film hoşunuza giderse, çıktığında benzer bir etki yaratan iki psikodrama, Thirteen (2013) ve The Virgin Suicides (2000) filmlerine bir göz atabilirsiniz.